20 Nisan 2012 Cuma

Aktivite

Hem Irmak'ın hem benim en zevk aldığımız anlar bunlar...Bayılıyorum onu birşeyler üretirken izlemeye, o da bunu hissettikçe daha da güzel şeyler çıkartıyor ortaya...
Bir gün akşam otururken, "anne bak şimdi napacağız" diyerek durumu tersine döndürdü.
Önce kağıt getirdi, tutkal, boya kalemleri ve düğmeler getirdi. Tüm bunları getirirken de tek tek söylüyor, [her anını kameraya çekmek istiyorum ama anında büyüsü bozuluyor ve ne yaparsa bitiriyor bir daha yapmıyor.. O yüzden sessizce onu izlemek durumunda kalıyoruz:)]
Düğmeler sonrasında dergiden çıkan kartonalrı ve makası getirdi. Sen bunları kes ben yapıştırayım dedi.


Kendi kendine tüm malzemeleri getirerek birşeyler yapamsı beni hem şaşırttı, hem de onunla gurur duydum!
Becerikli, tatlı, gözlemci kızım benim!!
VEEE işte ortaya çıkanlar...












7 Nisan 2012 Cumartesi

"Macera"da 2. gün

Dünkü yazımı Irmak doğruladı, bildiği halde yapmadı kakasını, çişini tuvalete. Çişini yapmayan Irmak En son artık küloduma yapacağım demiş. Yeter ki yapsın sıkıntı çekmesin diye tamam denilmesine kararlaştırmıştık. Ancak anneannesi, ne guzel tuvaletini yaptın bezsiz de bundan sonrakinde de tuvaletine yaparsın diyince, hayır yapmıycam demiş.
Neden Irmakcığım diye sorunca ise "CANIM ÖYLE İSTİYOR" demiş. 
İşte son nokta bu, canım öyle istiyor, bu lafı nerden uydurdun, nerden duydun, 
Tahmin ettiğim gibi Irmak zorlama ile değil kendi canı istediğinde yapacağını zaten açıkça ifade etmişti.... 


Eveet dün gece uyurken bez çıktı, yatmadan önce çiş yapıldı ama ben tam yatmadan önce bir bakayım dedim; sonra da baktım ki ıslak, zaten dokunmam ile uyanması bir oldu.. Bir uayndı mı uykuya dalması zor olan Irmak 2 saat uyumadı, bu sefer ben de gerildim doğal olarak uykusuzluktan ve gece yarısı ağlamasından... Ama ne kadar uykuyu sevmesek de biri derin uykuda beni uyandırsa kaplan olurum..  Irmak da haklı boyle melek gibi uyurken uyandırılır mı çocuk :S
Gece yine bez bağlamaya devam mı etsek, böyle ıslak da uyunmaz ki... Alıştırma külodu aldık, onunla devam edeceğiz ya da... yine başladı uçuşmaya sorular...
Yarın bu soruların yanıtlarını 2,5 yaş kontrolune gidince alacağız. Madem öyle bu hafta niye başladık değil mi? Haftaya başlasaydık, önce herşeyi konuşsaydık doktor ile... 
Yine kendime kızıyorum; tüm ekipman hazır olmadan Irmak'ın istemesiyle bu olaya başladık...
Herşeyi planlı yapan ben iş kritik noktalara gelince neden rahat davranıyorum.. rahat davranırken de tedbirsiz oluyorum diye... Henüz vakit var diye tuvalet eğitimi ile ilgili şeyleri okumamıştım.. Gerçi okusan ne oluyor, Irmak literatür dışı kendi akımını yaratıyor ... Örneğin çişi geldiğini zaten söylüyordu, 
Neyse ne yapalım, kendimi üzdükçe Irmak bunu hissedecek ve  herkes gibi bizde bir ileri iki geri bitireceğiz.


6 Nisan 2012 Cuma

Yine kafa karışık, yine kendimi suçlu hissediyorum, yine ağlamaklıyım...

Hiç aklima olumsuz birsey getirmemiştim oysa ki nasilsa herseyi kendi kendine yapan Irmak bunu da yapardı. Üstüne de düşmedim. Hiç tuvalet ile ilgili deneyimler de okumadım, şu ana kadar her türlü şeyde Irmak literatür dışı kaldığından, alınan her kitap boşa gittiğinden araştırıp kitaplar da almadım. Herşeyi oluruna bırakıp, zorlamayacak, olduğu zaman olurdu düşüncesindeydim.
Ama gel gör ki Irmak çarkı tersine çevirmeye basladi. Biz gelecegi düşünürken bizler için küçük ama çocuklar için buyuk seyleri atliyoruz her zaman. Dün eğitim sistemi vs. düşünürken anda olan ve anlık çözümler üretmemiz gereken şeyleri atlamamalıydım. 
Bir yandan da suçlu hissediyorum kendimi çünkü hem Iraz'a danış, dediğini yarım uygula hem de zaten bizim için zaten sorunlu olan birşeyi araştırma, okuma, başına geleceklerden habersiz ol. Olacak iş değil benimkisi!
Bizim de tuvalet maceralarimiz başladı anlayacağınız...
Aslında hep vardı  tuvalet maceramız çünkü Irmak diş çıkartırken kabız oluyordu, çocuk için kaka yapmak demek hep bir acı demekti. Minicik çocuğun ağlaya ağlaya terleyerek yaptığını hatırladıkça içim sızlar. Bu yüzden sadece Irmak'ın tuvalet yapması önemli olduğundan benim için, nasıl yaparsa yapsın diye hiç üstüne gitmek istemedim.rmak kendi kendine ben artik külot giyecegim dedi. Zaten alt yapisi hazırdı. Tamamen gözlem yaparak, taklit yeteneği ile her işini yaptığı ve bizim neyimiz varsa onun da olsun istediğinden, banyoda tuvaleti olsun diye gecen yil alip koymuştuk.(Fischer Price'in katalogunda gormustum, begenince hemen aldım, sonr abaktım ki birçok kişi bunu almış, doğru seçim için kendimi tebrik ettim:)) Sanki kullanıyormuş gibi tuvalet kağıdı bile asılıdır.Yani aramıza bez atılınca giren birşey olmadı tuvalet.  Hatta yazin kakasi gelince gidip tuvalete yapiyordu. Tüm seramoniyi ogretmeye de calismadim cumku. Zaten izleyerek ogrendigimden ve her dakika yapisik gezdiğimizden işin prosedür kısmını da öğrenmişti. Halası da "Kızımın Tuvalet Kitabı"nı almıştı. Üstelik her oturduğunda; ezbere anlatıyordu herşeyi...

I
İki yasindan sonra baslasin, henuz basarili olamaz sozlerinden olayi akisina birakmistik. İki yasinda da meme birakma maceramiz oldugundan hic tuvalet isine kalkismadik. Sonra bakicinin gitmesi annemin tasinmasindan sonra halledelim dedik sonra yeerlesmesi babamin ameliyati derken biz bir turli hazir olamadik ki cocuk kulot dedi kulot giydirdik bez dedi bez. Aman zorlamayayim nasilsa herseyi yapan kiz bunu da yapar dedim ama hata ettim. Otoriteyi ele geçirdi farkinda olmadan;)


Haftasonu konuştuk, artık bu çantadaki bezler bitince bez takmak yok. Sadece gece bezi var. 5-6 gün sonra o da yok..
Tamam dedi, zaten ben külot giyiyorum, büyüdüm dedi. Onayladık dediğini.
Anneannesi ile gidip atlet aldılar, ben de atlet giydim onunki gibi...
Oyun grubuna bezsiz gideceğim dedi. Tamam dedik.. Hep kendi tercihi biz zorlamadık, ee tamam bu iş dedim, her yere işiyebilir, sorun değil. Yeter ki sorunsuz olsun.. 
Ama sorun orda başladı, işemiyor, tutuyor, saatlerce... Tuvalete de gitmiyor. 
Neyse bir gün sonra tuvalete oturdu. ufacık ufacık yapıyor ama yine tam yapamıyor. 2 gün sonra kakam geldi diyip yukardaki videodaki gibi soyunup oturdu ama yapmadı, yapar nasılsa diye hiç zorlamadım. 
3. gün kaka geldi diyor, yapmıyor, tuttukça altına çiş yapıyor bu sefer, kriz başladı!! Tüm gün erik,dut vs. yedi Nasıl ağlamak, nasıl.. 
Çocuk yalvardı, kaka yapıyım sonra at bezi dedi. (bu kadar da bilincinde herşeyin) Ne kadar ikna etmeye çalışsak da oturmadı, küloduna yap dedim yapmadı, hiç hoşlanmadığım Pepe'nin tuvalet şarkısını dinleyelim beraber tuvalete oturup dedim, yok yok yok...Her zamanki gibi aklına koyduğunu yapacaktı...
VE bez bağlandı:( Üstüne ağlattığımla kaldım, o ağladıkça benim enerjim bitti... 
bu sefer, "neden yapamıyorum?"  dedi. Çişin geldiğinde tutarsan içindeki atıklar katılaşır dedim. olmadı... 


Ben ne zaman ne yapacağımı biliyorum, senin istemen değil kendi istemem ile yaparım demek istedi heralde:( Bir kez daha kanıtladı Irmak Hanım, en ufacık bir boşluğu sonuna kadar kullanırım dedi!


Irmak otorite sahibi kararlı, tutarlı anne görmek istiyordu ki ben olamadım... Ben hep yavaş yavaş anlatayım, kitaplar ile resimlerle göstereyim, yaşasın, mantığına yatsın tercihini kendi yapsın istedim.
Karşımdaki bebekti, yetişkin miydi ki? Çocuğum olmadan da çocukların ayrı bir birey olduğunu, ayrı istekleri, kararları olabileceğini savunurum ama bu kadar da olmamalı galiba?? 
Böyle olunca da her boşluğu sonuna kadar kullanıp beni elinde oynatır, benim de kendimle hesaplaşmalarım çıkar ortaya tabi.
Üstelik Iraz'a danıştığımda gece de gündüz de bez yok dedi ama ben gece bez bağlayayım dedim. Irmak uykudan uyanınca uyuyan bir çocuk değil çünkü... Hele ona dokunup o istemeden tuvalete oturtayım gece yarısı kıyamet kopar diye düşündüm ama hem bilene danış sonra da yapma olacağı budur!! 
Kendime kızarken; Irmak'a yeni kitap almaya gittim motive olsun diye ama maalesef kitapçıda aradığını bulamama kuralı işledi sipariş verdim yayınevinden. Haftasonu için ise dışarda kullanabilecek birşey alma zamanı..
Bakalım bu akşam neler bekleyecek bizi, gece de bez yook:) 









5 Nisan 2012 Perşembe

Irmak'tan inciler...

Ne zaman konuşacak; sesi nasıl olur acaba, nasıl konuşur derken, 
Önce "bu ne ? bu ne?"ler başladı. 
Sonra öğrendiklerini her gördüğünde söylemesi ve onay beklemesi.
Şimdilerde ise "neden?"ler başladı. Nasıla döndüğünde oldukça zorlu şeyler bekliyor bizi!
Bıcır bıcır çok güzel konuşmaya başladı. Her dediği ilginç şeyi not alsaydım keşke, hatta efektler için video gerekli; (video çekmek zor tabi, hele de Irmak'ın ben bakıyım diyerek yaptığını da bırakmasını düşünürsek:)) çünkü unutuluyor maalesef; buraya yazmanın en güzel yanı da bu:)


Irmak: Annecim beyaz terliklerimi bular mısın? odam da yok da.
Anne: salona bak
Irmak: ha tamm buldm


Yemek kokan mutfak camını açan anneye; sen balık koktu diye camı açtın, birden üşüdüm ama!


Çok acıkmışım anne daha omlet var mı omlet? 


Eğer başka bir odadaysam gelince ; "noolduu?" "nooldu" 


Evde gordugu böceğe; "burası bizim evimiz, annenin babanın yanına git"


Kahvaltıda kaymağı görünce; aa inek süt mü getirdi? 


Bugün ne yemek vaaarr? ne pişirdiniz? :) Yanıt veren anne veya anneanneye; Oooo :)


Duvara resimlerini beraber yapıştıralım mı Irmak diyen anneye; çok güzel olur ben tutkal getireyim.


En şaşırdığım; kucağıma alırken hoop dedim ve 
hoop hoop hoppacık, sen bebekken bana boyle diyordun. 
Aaa evet unutmusum Irmak
Denizde yapıyordun; ben ayağımı yere basamadım, sen de hoop hoop hoppacık yaptın. 
Şaşkınca baktım ve öptum sadece. Hiçbir hatırlatma, konu vs. geçmeden nasıl hatırladı bilmiyorum:)


Odasında duran fil biblosuna; bak burnu uzun filin. 
Evet filin hortum gibi burnu var.
ve şarkı söylemeye başlar: Burnu uzun lülü, kaşı keman gıy gıy, 
şarkıya eşlik ederek saçı rüzgar vu vuvu diye tamamlamak isterken
anneee, filin saçı var mı? yok yok...
evet haklsın yok,şaşırdım ben. 
ah anne... karnı davul güm güm... 


Annecim bugun bir sürpriziiim var! 


Aklıma bir şey geldi, söyleyebilir miyim?


Kahavaltı masasına gelen yumurtaya omlet diyen babasına: "Baaabbaa o omlet değil." 
Nedir kızım?
Yağda yumurta...
Omlet nasıl oluyor, hepsi yumurta değil mi? 
Omlet boyle boole çırpılır. 

Eğitim sistemi mi, GDO mu, tarım ilaçları mı, .....???

Yavaş yavaş tekrar yazmaya başladığım blogda Irmak ile ilgili gelişimleri tamamlamaya çalışıyordum ama  gündem bir haftadır o kadar karışık ki insan duyarsız kalamıyor....Gelecek ile ilgili endişelerimiz artıyor ister istemez... Bir taraftan hiç kimseye sorulmadan değiştirilen, amacının ne olduğu anlaşılamayan (!) tepeden inme bir eğitim sistemi, bir taraftan gıda tarafında bildiğimiz ama bu kadar acı gerçekler ile karşılaşmamız...

Ateşten bir gömlek haline geldi çocuklarımız için yaşam. Gerçekten büyüdükçe düşünülen şeyler çok çok daha fazlaymış; evet küçükken zor ama büyüdükçe daha da zor. Hem kendi çocuğun için hem de bir anne olarak tüm gelecek, tüm ülke için endişeleniyor insan.
Siyasi görüşleri bir taraf bırakalım, mantığım alamıyor 5 yaşındaki bir çocuğun okula başlaması. Geçen hafta Bekir Coşkun neredesiniz anneler demişti.
Çıkabildiği kadar çıkmaya çalışıyor sesimizi; (twittter, cumhurbaşkanına yazı, bloglara, facebooka yazan birçok anne)
belki daha güçlü ve daha önce çıkmalıydı haklısın ama daha nedir ne değildir derken geçiverdi yasa. O kadar çok değişti ki eğitim sistemi, ben siyah önlük ve ortaokul hatırlıyorum, iki aşamalı sınav hatırlıyorum. Sonrasında değişen hiçbir sistemin sonucu alınmadan, tekrar tekrar değişiyor...
Çocukların sarsılmasını da bir kenara bırakıp, bireysel olarak düşünmesem de genel olarak ülkenin hali ve bu sistem içinde çırpınan çocukları gençleri düşündükçe içimin kararmaması elde değil... Üstüne bir de kafa karışıklığı, çünkü ayakları yere basmayan, uzmanlara danışılmadan çıkan, içinde hep belirsizliklerin olduğu yasayı kabul edemiyorum.
Üstelik bizim toplumumuzda 5 yaşındaki çocuğa halen bebek muamelesi yapılıyor. Yani neredeyse, kendi üstünü başını giyemeyen, yemek yiyemeyen, tuvalete gidemeyen vs. 

Burada da; farklı yaş grupları ile bir arada olma ve herşeyi kendi yapabilme becerisini bize sunan montessori eğitiminin önemi geliyor aklıma... 


Bu kadar kafa karışıklığı karşısında, sağlıklı büyüyebilecek mi ki bu çocuklar sorusu zaten kafamızda olan birşeydi. Mümkün olduğunca birçok şeye dikkat eden biriyim, bir anneyim demiyorum çünkü zaten dikkat ederdik ailecek, daha da önem verir oldum. Aşağıdakileri okudukça da iyi ki böyleymiş dedim; ben evde çocuk olduktan sonra yoğurt yapmak zorunda olanlardan değilim. Zaten annemin yoğurdunu yiyen evlenince de bunu sürüdüren, bana deli diyenlerin çoğunlukta olduğu biriyim:)

Mine Şenocaklı'nın Yavuz Dizdar ile yaptığı dizi yazısıAli Ekber Yıldırım'ın yazıları Greenpeace raporu... Fikirsahibi Damaklar'ın paylaştığı herşey....


Off demek istiyorum ama olmuyor çözüm üretmek gerek!! 

Kendi adıma en azından köyler ile bağlantımız olduğuna mutluyum... Yazlığımızın da bir köye bağlı olmasından, halen iyi niyetli, ata yadigarı şekilde ürün üretenleri tanıdığım için şanslıyız...
İşte bu nokta da etraftan gelen istekler doğrultusunda hayata geçirmeyi düşündüğüm projenin hepimiz için ne kadar doğru olduğunu anladım. Tüm doğallığı ile gelen ürünleri herkesle paylaşacağım; hem bizler sanayinin ürettiğini yemeyeceğiz, hem de köydeki insanlara destek olup birinci elden alacağız. Bunu daha sonra detaylandıracağım... Kim bilir hayallerim gerçek olmasının yanısıra büyür :)