5 Ekim 2011 Çarşamba

İyki varsın tatlı kızım!

Biraz erken olmakla birlikte aslında çok geç kalmış bir yazı...
İki yıl önce bu zamanlar neyle karşılaşacağımın heyecanındayım ve halen aynı heycandayım...
Sen nasıl bıcırık, muzur ve tatlı bir kızsın ki halen hep aynı heyecanda aynı enerjide tutabiliyorsun bizi :)
Ve tüm zorluklarına, yorgunluğuma ve hayatımın değişmesine rağmen -herkes anneliğin pembe tarafını anlatmıştı- iyki aramıza sürpriz bir şekilde geldin!(belki de sürprizleri bu yüzden bu kadar çok seviyorsundur... :))
Bana çok şey de öğrettin... Sağlıklı olmanın, her yeni güne senin kokunla ve sesinle başlamanın değerini, en basit şeylerden bile çok fazla mutlu olabilmeyi öğrettin...
Bir yaşında olduğuna inanamazken iki yaşında oluyorsun... Doğduğundan beri hiç sadece bizim bebeğimiz olmadın, hep kendi karakterin öndeydi, diğer bebeklerden farklı olarak... Ama artık tamamen ayrı bir minik insan oldun, tüm benliğini öne çıkararak... Bu halinle de gurur duymuyor değilim, senin kendi kendine bulduğun ve yapabildiğin her şey faaliyet olarak yapılıyormuş... kendi kendine doğru oyunları ve doğru yolu bulman beni hep şaşırtıyor... 

Minik minik konuşmaya başlaman, "annem" diyerek sarılman herşeyi unutturuyor zaten... Bunu duyabildiğim için çok şanslıyım, ve bu duyguyu bana hissettirdiğin için sana teşekkür ederim yaramazım...

Duygularımı anlatmanın bu kadar zor olacağını düşünmemiştim... Hem hüzün, hem sevinç, karmaşık duygular...
Aramıza katılman ile hayatımızda çok şey değişti ve hayat bir Irmak olup aktı... İlk başta zor gibi gözükse de güzel olduğu anlar daha fazla... Hatta senin hayatımıza gelmen ile herşey su gibi berrak oldu... Çünkü gerçekten yanımızda olan kişileri anladık...
Büyüdükçe senin varlığının önemini daha da iyi anlıyorum. Artık daha da güçlü hissediyorum kendimi, hep yanımda, hep bana arkadaşsın... Şimdiden seninle her yere gidip, her yerde eğlenebiliyoruz... Hep seninle vakit geçirmemi istiyorsun ya, öyle yapıyorum da umarım birlikte vakit geçirdiğimiz zamanlarda hayat boyu zevk alırsın... Hiçbir şeyin insanı anne sevgisi kadar olgunlaştırıp doyuramaz herhalde...
Sen benim hayatıma anlam katan en özel şeysin... Hatta artık hayata bağlayan tek şey... yaşama bağlayan herşey ise bir mucizedir aslında...
Hayatın daha çook başındayken, hiç üzülmemeni, mutlu ve sağlıklı olmanı diliyorum...
Hep yanında olabilmeyi diliyorum...
Hep doğru insanlarla karşılaşmanı, o gülüşünü hiçbir şeyin soldurmamasını diliyorum...
Gözlerindeki ışık, o mutluluğun hiç sönmemesini diliyorum...
İçindeki paylaşımcı sevginin kırılmamasını diliyorum..
En çok da kıymetini, varlığının değerini bilen, hisseden, fark eden insanlarla karşılaşmanı diliyorum...
Hayatta ilk tanıştığın insanlar olana annen ve baban senin değerini hep bilecek ve yanında olacak, bundan emin olabilirsin minik meleğim...

Varlığına her geçen gün şükrediyor, Seni çook ama çoook seviyorum!

3 Ekim 2011 Pazartesi

Irmak'ın yaz maceraları

 Tüm yaz boyu yazamadığımdan fotoğraflar ile bir geçiş yapmak istiyorum... İşte tüm yaz boyu Irmak'tan kareler :)


Bu yaz dondurmayla tanıştı ve her gün dondurma istedi...

Bizimle her yerde çok eğleniyor.. Dayısı'nın doçentliğine Despina'da kadeh kaldırırken..

Burgazada'ya giderken iskelede, sonra motorda gozleri açık uyurken...
Sonra da masada biizm gibi oturup, çatal bıçak kullanmak da en buyuk keyfi.



 Yazlıkta bahçe sulamaya ve herşeye bayıldı
Yıllardır meyve vermeyen kiraz ağacı bu yıl 2-3 tane kiraz vermiş, o da Irmak'a kısmet oldu.


En sevdiği meyveyi ağaçta görünce çok heyecanlandı, hemen kopartıp yedi.
  Biz de  çok sevindik.
Geçen yıl elma ve salatalıktan sonra bu yıl da kirazın olması harikaydı!
Seneye bol meyve olmasını diledik.


afiyet, bal şeker olsun tatlı kuzuma...