22 Şubat 2012 Çarşamba

Çocuklar annesiz, Anneler çocuksuz kalmasın...

Uzun zamandır yazmadığım, yazamadığım bloguma yazmama Gamze ve Okan Bayulgen vesile oldu... 
Gamze'nin Nurturia'dan gördüğüm blogundaki yazıyı okuyunca içim cıs etti... İyi ki de yazmış Gamze dedim, sosyal paylaşım siteleri, sosyal medya, bloglar, e-mail gruplarının gücünü bir kez daha anladım bir iletişimci olarak. 
Bir anne olarak da,  kelimelere duygulara sığmayacak şeyleri anladım... 
Her anne de aklından geçirmiştir herhalde... 
Ya ben de yavrumdan ayrı kalırsam, ne yapar, o kadar detayı kim düşünür onun için... 
O yüzden ben de devam etmeliydim, sevdiği, alıştığı, mutlu olduğu, yaptığı, kullandığı şeyleri yazmaya...
Kullandığı deterjan içeriklerine, yediklerinin içeriklerine, giydiği atletin pamuk yapısına, kullandığı sabuna kadar    düşünebilir mi kimse? 
Uykusuz kaldım, ne çok ağlıyor, ne çok bana yapışık şikayetlerini  yaptıkça kendi kendime utandım...


İşte bu yüzden en çok da annelere dokundu, Gamze'nin o duygu yüklü yazısı... 
Gamze sesini duyurdu biz annelere, Anneler birleştik (blogumun sloganın da ne kadar gerçek olduğunu anladım) daha da duyuracak geleneksel ve sosyal medya desteği ile... Sonucun da gerçekten güzel olacağına inanıyoruz. 


Sevgi ve umut dolu Gamze, sesini duyurdu; duyuramayanlar için de umut oldu. 


Hem de tüm anneler için umut oldu, bir de çocuğunu hastayken diriltmeye çalışan anneler var ki; o da bir anne yüreğinin dayanacağı şey değil. Bakınız KAÇUV

Ben de tüm anneler gibi Gamze ve diğerlerinin sesini duyurmaya destek olmaya çalışıyorum. Geçen hafta "Uykusuz Anneleri" konuk edip duyarlılığını koruyan ve annelerin kalbinde ayrı bir yeri olan Okan Bayülgen'e Nurturia anneleri olarak konuk olduk.
İlk başta Medya Kralı'nın konusu gereği hiç tanımadığım medya insanları(!) olunca biraz sıkıcı gibi gözükse de, Okan yine jestini yaptı ve bizim pankartlarımızı oldukça ekrana getirdi.

Sonrasında da tüm annelere harika bir sürpriz yaparak bizi telefonda Gamze ile buluşturdu.
Hem bizimle konuşabildiğine çok çok sevindim. Hem de bir insanın kendisi için değil yavrusu için yaşamayı istemesi bir kez daha burktu yürekleri. 

En önemlisi Gamze'ye moral vermekti, amacımıza ulaştığımız, sesimizi bir kez daha duyurduğumuz için mutlu olduk. Ertesi gün Ayşe arkadaşımızın da Pınar Esen'de konuk olması, Aydın Üniversitesi öğrencilerinin kan vererek destek vereceğini bildirmesi bunun bir kanıtıydı.

Peki ya sonra?! Sonra da bu sorumluluğu devam ettirebilecek miyiz? 

Gamze'nin Nurturia'daki son mesajını ilettikten sonra başka söze gerek yok... 
NE OLUR YILMAYIN YALVARIRIM. HALA DONÖR OLMAK İÇİN TÜM ÇEVRENİZLE BİRLİKTE ÇABA SARF EDİN YALVARIRIM. SİZ BENİM DIŞARIDAKİ SESİMSİNİZ.

Halen incelemeyen varsa: 
Gamzenin kişisel blogu: http://atakan310309.wordpress.com/
Gamze ile ilgili bilgilere ulasabilmek icin http://gamzeakbas.blogspot.com/

İLİK DONÖRÜ NASIL OLUNUR?
18- 50 yaş aralığındaki sağlığı müsait olan herkes kemik iliği bankasına gidip başvuru formu doldurabilir. Bir tüp kan verenler bulaşıcı hastalık testinden geçiriliyor. Hastalık taşımıyorsa bankaya kaydediliyor. Gönüllü vericinin kayıtları bilgisayara işleniyor. Kemik iliğine ihtiyaç duyan hastalarla uyum sağlarsa daha ileri tetkik için çağrılıyor. NEREYE BAŞVURABİLİRİZ?
Ankara'dan ilik donörü olmak isteyenler: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İbni Sina Hastanesi, 
İstanbul'dan ilik donörü isteyenler: Çapa Tıp Fakültesi İlik ve Doku Nakli Merkezi
İzmir'den ilik donörü olmak isteyenler: Ege Üniversitesi Kan Merkezi irtibat no: 390 40 29 Randevu alarak gidiliyor.
Konya'dan ilik donörü olmak isteyenler: Selçuk Üniversitesi Meram Kan Merkezi
Antalya'dan ilik donörü olmak isteyenler: Akdeniz Üniversitesi Kan Merkez