30 Haziran 2011 Perşembe

Bir değil, binlerce dilek hazırlayın...



Kahramanmaraş’ın Uludaz Dağları, on binlerce uğur böceğinin bir araya gelerek oluşturduğu eşi görülmemiş bir doğa olayına ev sahipliği yapıyor.  Uğur böceklerinin neden bir araya geldikleri gizemini korurken, 3 yıl önce bir dağcı Sait Kılıçsallayan tarafından tesadüfen keşfedilen bu doğa olayı, yöre kültürünün de sergilendiği bir festivale dönüştürüldü. Sadece yılın bu döneminde görülebilen ve ay sonuna kadar süren bu görsel şölen 2-3 Temmuz tarihinde gerçekleştirilecek Uludaz Uğur Böceği Festivali’nde doğaseverleri bir araya getirecek. 



Fotoğraf tutkunları ve doğaseverlerin, uğurböceklerinin gizemine şahitlik etme ve yöre kültürünü tanıma fırsatı yakalayacak festival, keyifli bir doğa yürüyüşü ile başlıyor. İlerleyen saatlerde uğurböcekleriyle buluşmak için Uludaz Dağları’nın tepelerine doğru yola çıkılıyor. Güneşin keskin ışıklarının etkisini kaybettiği saatlerde, zirvede on binlerce uğurböceği doğaseverleri karşılıyor. Uğurböceklerinin kırmızısı, gün batımının kızıllığına eşlik ederken, dilekler de ağızlardan dökülüyor.

Uğurböceklerinin bölgede neden toplandığı halen bilinmezken, Uğurböceği Festivali, doğaseverlere bu gizemli sırra ortak olma ve doğayla baş başa kalma fırsatı sunuyor. 

Egemen'in yaşgünü

Haftasonu Egemen'in doğumgünü partisine gittik. Hem Irmak için hem de bizim için iyi oldu. Öncelikle Egemen'i uzun zamandır görmüyorduk, Bahar yeri de Nezahat Gökyiğit Parkı seçince gezmiş de olduk... Irmak da artık böyle eğlenceleri daha iyi idrak ettiği için eğlendi. Çocukları görünce çok mutlu oluyor. Hatta onunla ilgilensinler diye çocuklara meyve ve kurabiye taşıdı. Çok kıymetli bebeğini çocuklara vermeye çalıştı ama onlar daha koşuşturmayı tercih ettiklerinden pek ilgilenmediler bizim minik hanımefendiyle. Gerçekten çok paylaşımcı ve sosyal bir çocuk, bakalım bir iki sene sonra yuvaya gidince nasıl olacak:) Partide hem çocuklar hem balonlar olunca tabiki çıldırdı Irmak. En sonunda babasını ikna ettik ve balonları yakalaması için havaya kaldırdı Irmak'ı. Müzikle dans etti. Hatta müzik bitince çalın diye ısrar etti.
VE ilk defa arabaya binince uyudu ve biz de rahat bir yolculuk geçirerek anneanneye gittik. Uyanınca anneannesini görünce de çok mutlu oldu. Biz de partilere devam ederek akşam arkadaşımın düğününe katıldık. Uzun zamandır göremediğim arkadaşlarımı bir arada görmek çok iyi geldi. Böyle bahaneler olmasa kimse kimseye vakit ayıramıyor. Sonra da paylaşılacak anlar yarım kalarak hayat bitiyor...
Bu yüzden artık düğünleri ve yaş günü partilerini sevmeye başladım:)

24 Haziran 2011 Cuma

Twigy’den alışveriş zamanı!

Twigy, yaz tatilini heyecanla bekleyenler için, enerjik ve bir o kadar eğlenceli terlikler hazırladı. Çocuğunuz ve sizin için hem plajda, hem de yaz boyunca atacağınız tüm keyifli adımlarda eşlik edecek olan terlik çeşitlerinin hepsi birbirinden güzel, hangisini seçeceğini bilemiyor insan... İşte birkaç çeşit:)   

Siyah, kırmızı, pembe ve beyaz renk taban seçenekleri üzerine rengarenk balonlarla süslenen baloncuklu terlikler; şeker, meyve, balık, civciv, deniz yıldızı, deniz minaresi gibi yazı çağrıştıran aksesuarlarla zenginleştirilmiş özel bir tasarıma sahip. 

Yaz aşkını plaja da taşımak isteyenler için, Ipanema sahillerinden Summer Love – Yaz Aşkı serisi ise siyah, beyaz, fuşya renklerinde ve üzerlerinde zıt renklerle hazırlanmış kalp simgeleri ile, bu yaz aşkın sözcüsü olacak! Diğer tüm Ipanema modellerinde olduğu gibi, Rio de Janeiro’nun dünyaca ünlü Ipanema sahilinin taş desenini üzerinde taşıyan Summer Love serisi, aynı zamanda eşsiz bir konfor da sunuyor.

Ayrıca; Giesele serisinin hem çocuklar hem yetişkinler için hazırlanmış  fiyonklu ve kelebekli serisi ile de kızınız ile bir örnek olabilirsiniz :) 
Tüm seriler, Twigy mağazaları, Boyner, Ayakkabı Dünyası ve www.zizigo.com’dan alınabilir. 

2. Anneler Günü'nden kareler

Posted by Picasa

Biraz geç bir yazı olsa da Anneler Günü'nde geçen senenin aksine anne olduğumu hissettim. 
Sabah kalkar kalkmaz banyoda asılan güzel mesajları ve hediyemi bulunca çok şaşırdım ve mutlu oldum:) Kızım ve babası ile en sevdiğimiz mekanlardan olan Kalamış'ta başlayan kahvaltı, Moda'da akşam yemeği ve dondurma partisi ile son buldu...Irmak da hep dışarda ve parklarda olduğumuz için çok iyi vakit geçirdi ve pusetinde güzel uyudu... İlk defa detaylarını benim düşünmeme gerek kalmadan yapılan programa dahil olduğum için kendimi iyi hissettim:) 

20 Haziran 2011 Pazartesi

Geçtiğimiz haftalarda Numil Gıda’nın blogger anneler için düzenlediği bir öğle yemeğine katıldım. Birçok blog yazarı annenin davetli olduğu yemekte yazılarını okuduğum anneler ile tanışmak da çok keyifliydi.  Numil Gıda Genel Müdür Gamze Çudaharoğlu ile  Medikal ve Resmi İlişkiler Direktörü Dr. Yalım Üner’in katıldığı yemekte konu tabi ki bebek beslenmesi ve mamalardı. 

Irmak'ın şu güne kadar hiç mama yememesi ve halen emdiği için Milupa ve Bebelac markalarının üreticisi olan Numil'e benim de sorumlarım vardı. Sorularımızı bıkmadan cevaplayan  Yalım Bey, ilgimizi çekecek ve daha çok kafamızı karıştıran, düşündüren ve şaşırtan bilgilerini paylaştı. 

Gamze Hanım önce çocuklarımızın yaşını ve neyle beslediğimizi sordu. Hiç mama vermediğimi ve 20 aylık çocuğumun halen emzirdiğimi söyleyince hayretle karşılandım:) Ben en çok anne sütü veren anneydim. (bunu asla övünmek için söylemiyorum, bu tamamen bir şans ve Irmak'ın memeyi görünce bile kahkaha atması ile ilgili:)) Bu benim için de artık zorlayıcı oluyor... Ama Irmak 2 yaşına kadar isterse tabi ki emecek diye düşünüyordum ve bu yaşta yeterli gelmediğinin farkında olsam da halen anne sütü besini aldığına seviniyordum. Her ne kadar 1 yaşından sonra inek sütü verilebilse de 3 yaşına kadar anne sütü yok ise devam sütü ile beslenmesi gerekiyormuş.  Anne sütü ile inek sütünün içeriği  başkaymış. Çok güvendiğim bir doktorun dediği aklıma geldi bunu duyunca; 
* İlk altı ay ya da 2 yaşına kadar çocuklara anne sütü verilir, sonra da yetmezmiş gibi  inek sütü zorla içirilir. Her canlının sütü kendi yavrusu içindir demişti, süt alerjisi için.. Ama Formül mama verin diye de desteklememişti. 

Bu konuda karışık olan kafam daha da karıştı malesef... Neyse konumuza dönersek; 

      İnek sütünün demir eksikliği yapma ihtimali artık herkes tarafından biliniyor. İnek sütü baz alınarak yapılan mamalar, anne sütü  taklit edilerek; bir sürü ek vitamin, mineral gibi yararlı şeyler eklenerek yapılıyormuş. Bebekler için en iyi gıdanın anne sütünün olduğunu kabul eden Numil yetkilileri  anne sütünün olmadığı ya da takviye edilmesi gereken durumlarda formül mamalar kullanılmasını savunuyor. Bu konuda kendilerine hak veriyorum. Ama günde 500 ml anne sütü denince bir soru işareti oluşuyor kafamda, çünkü artık çalıştığım için benim emzirmem yetiyor mu diye düşünmeden edemiyorum...  Öğleden sonra ara öğünde süt içiyor Irmak, acaba devam sütü mü versem diye düşünürken mamaların çok besleyici olduğu, bize ulaşana kadar yüzlerce kez kalite kontrolden geçtiği Avrupa’da, AB standartlarıyla üretildiği vurgulanıyor. Gıda konusundaki kontrollerin AB’de çok sıkı olduğundan ve güvenilir olduğundan şüphem yok ama toz bir şeyin süte dönüşmesi pek de içime sinmezken, sütün ne koşullarda toplanıp paketlendiği veya şişelendiği de içime sinmiyor…

Kafamda bu tip gel gitler oluşmuşken; Türkiye’nin, formül mamayı en az kullanan ülkelerden biri olduğu söyleniyor. Bu konuya sevindirici gibi gözükse de korkunç olduğu ortaya çıkıyor; Anne iyi ve dengeli beslenmediği için süt oranı düşüyor, süt yetmediğinde de pirinç unlu mamalar, şekerli çay, nişastalı muhallebiler gibi yiyecekler yediriliyor! Bu tip beslenme değeri olmayan yiyecekleri nasıl bir anne bebeğine verir, heralde ekonomik nedenlerden ne yapsınlar diye içimden geçirirken sorunun maliyet olmadığı öne çıkıyor. Çünkü aynı aile bebeğine hazır bez alabiliyormuş. Oysa birçok anne-baba sigara gibi günlük harcamaları -çok daha yüksek maliyetli olduğu halde – yapıyor! Bütün öğünlerde Bebelac ile beslenen bebeklerin günlük mama maliyeti 2 TL civarındaymış. 

Avrupa’da bebek mamalarına güven de çok yüksekmiş. Özellikle marketten aldığı ne olduğunu bilmediği sebze/meyveler yerine, sertifikalı organik olarak üretilen, hem mamanın hem de içinde bulunduğu ambalajın birçok kez kalite kontrolden geçtiği kavanoz mamalara güveniliyormuş. Bu konuyu da doğru buluyorum; özellikle geçiş mevsimlerinde yiyecek sebze ve meyve bulamadığım zaman ben de organik meyve suları ve püreleri veya dondurulmuş sebzeleri tüketmekte fayda gördüğümü belirtirken vahim bir durumla daha karşı karşıya kalıyoruz:
Yalım Bey, bir dönem ürünlerinde kullandıkları meyve ve sebzeleri Türkiye’den alma kararı aldıklarında, burada birçok ürüne test uyguladığını ve ne yazık ki sadece İç Anadolu’da yetişen elmanın, bebek mamasına uygun çıktığını anlattı! Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yetiştirilen ve teste tabi tutulan diğer meyve ve sebzelerin hiçbirinin bebek maması yapımına uygun şartları taşımadığı ortaya çıkmış!!!. Bu nedenle, meyve sebzeleri dışarıdan ithal ediyorlarmışL.

Ama Irmak maalesef ne meyve püresi yiyor ne de meyve suyu içiyor. Evde sıktığım meyve suyunu bazen içiyor ama genelde meyvenin kendisini tercih ediyor… Özellikle dışarıda olduğumuz zamanlar organik meyve sularından vermek istiyorum ama o kadar tatlı ki çocuk iki üç yudumdan sonra tıkanıyor galiba… (Taze meyve ve sebze kullanırken da bu meyve sebzeleri yarım saat suda bekletmemiz halinde üzerindeki zirai ilaç kalıntıları ve kimyasalların osmos yoluyla bir nebze temizleneceğinin altını çiziyor Yalım Bey. Bir de kabuğunu soymanın…Neyse ki bu hep yaptığım bir şeydiJ)
Konu organik olunca mamaların neden organik olmadığı soruluyor; “Mamaların organik olması aslında tercih edilen bir şey olmamalıymış.” Çünkü anne sütü de organik değilmiş; bu açıklama mantıklı geldi çünkü annelerin de her yediği veya soluduğu hava doğal değil ki! Bırakın organik beslenmeyi, dengeli de beslenmiyor. Durum böyle olunca çocuğun iyi beslenmesi için mama mı verilmeli acaba???


Genel Müdür Gamze Hanım, çocuğunun dengesiz beslendiğinde veya düzeni bozulduğunda özellikle akşam yatmadan önce halen devam sütü verdiğini, hiç değilse günlük beslenme ihtiyacının bir kısmını aldığından içinin rahat olduğunu söyledi. Yalım Bey de 16 yaşındaki çocuğuna bile mısır gevreğini yedirirken gizlice devam sütü eklediğini anlattı.

Bu toplantının üstüne; Irmak son bir aydır 4 tane köpek dişini aynı anda çıkartmaya çalıştığından ve sadece meme isteyip hiçbir şey yemediğinden çok mutsuzdum. Hem butun gün yanında olamadığım hem de sütümün yetmedği endişesiyle, “hiçbir şey yemiyor, dışarıda artık yemek de yediriyorum, hiç değilse bu kadar hijyenik ve denetim altındaki devam sütlerinden içereyim” dedim. Sadece bir kere ben yokken anneannesi ile dışarıda gezerken içmiş. Sonraki günlerde dolabı açıp, inek sütünü istedi:( Bardağa koyup aynı süt desem de kandıramadım, bu kadar anne sütüne düşkün bir çocuk neden devam sütünü reddetti anlayamadım?! Bir de üstüne sürekli dolabı açıp süt istemeye başladı:)
Irmakçığım işte böyle büyüdü...


Bu toplantı sonrasında İnek sütüne karşı bakış açım, devam sütüne olan kadar karıştıysa da her şeyden az az yenmeli mantığımla içtiği zaman devam sütü içmediği zaman inek sütü biraz da benim sütüm şeklinde bir karışımla ilerliyoruz şimdilik :)
Çoğu beslenme konusunda olduğu gibi bu konuda da kafam netleşemedi.

3 Haziran 2011 Cuma

PARABEN ....

Severek takip ettiğim ve en hassas olduğum konuları işleyen  "yesilist.com" bu hafta uzun zamandır taktığım paraben vb. kimyasallar hakkında bir yazı yayınlamış. http://www.yesilist.com/paraben-dedigin--cms
Israrla okumanızı tavsiye ederim. Sadece kozmetikte kullanıldığını düşündüğümüz bu maddeler, çocuklara verdiğimiz şurup veya merhemlerin içinde bile var!! Hangi doktor veya kişi minicik bir bebeğin vücuduna bu maddelerin girmesine göz yumabilir veya içine sinebilir, aklım almıyor gerçekten. Hatta en güvenilir Mustela markasının şampuanı içinde bile olduğunu kimse farkına varmış mıydı acaba??? Bu konuya son derece hassasken bu yazıyı paylaşmak istedim. Ayrıca hem kendiniz hem de çocuğunuz için kullanabileceğiniz Erbaviva organik kremleri de şu adresten http://saru.com.tr/ alabilirsiniz. (Organik meselesini de ayrıca tartışmak lazım:))
Cilt doktorum tavsiyesi ile hamileyken bu ürünlere başlayıp, Irmak'a da bu ürünlerle devam ettim. Neyse ki kenarda kıyıda böyle doktorlar da var:)
Denemek isteyen olursa, ben çok memnun kaldım. Az kimyasallı günler :)