23 Mart 2012 Cuma

Evde oyunlar, faaliyetler

Evde ilk parmak boyası yaptığımız zamanlar...

Balkonda çokça çiçek olunca, kurumuş yaprakları topladık, kurumasını bekledik ..
Sonra boyadık:) Bir de ressam paleti yaptık ve renkleri karıştırdık! Ama karışma
sonrasının fotoğrafları yok tabi:))

Irmak'ın en sevdiği oldu; beyaz sabunları rendeledik.
.Bu sabunları da evdeki ablasına verdi, halımı silermisin diye :)
Şimdi de kendine havuç salatası yapmak istiyor. Henüz denemedik ama
 birgün her tarafın turuncu olmasını göze alarak yapabiliriz:)

Oyun ile öğrenilenler

Çocuklar gerçekten en çok oyun ile öğreniyor.. Aslında onlar için her şey yeni bir keşif olduğundan, herşeyi oyuna çevirerek hem onları eğlendirebilir, hem de iyi vakit geçirmelerini sağlayarak kendimizi   de rahatlatabiliriz.

Irmak da her şeyi oyun ve şarkılar ile öğrenmenin keyfini çıkartıyor...
Renkleri, şekilleri, giyinmeyi, sofra hazırlamayı, ceviz dövmeyi, rende yapmayı... 


Evdeki sergimiz


Irmak'ın bazı eserleri... Şimdi farkettim ki daha birçok var, onları da hemen fotoğraflayıp, ölümsüzleştirmeliyiz:) 






Ben küçük bir ressamım


Parmak boyası ile bütün çocuklar (hatta ben:)) çok eğlenirken, Irmak bir türlü elleri pis diye surekli rahatsız olup, bir de üstüne sinirlenip her tarafını bağırıyor, daha çok battığı için de hep ağlamakla sonuçlanıyordu boya maceramız. Beni tanıyanalrın, "ee senin kızın dediğini duyar gibiyim" ancak çocuğum olduğundan beri nasıl da rahatım, ben bile kendime inanamıyorum:) Herşeyi tanısın, hissetsin, kendi yapsın diye eline verdim. Hele sekiz aylıkken falan kendi kendine yemek yemesi tam evlere şenlikti ama olsun, hepsi geçti ve bir yaşındna beri kendi kendine çok guzel yemek yiyor. Demek ki titizlik genleri de var ve geçmiş bizim kıza da :) 

Neyse; yine Iraz imdadımıza yetişti ve ben söyleyince boya yapmayacağım diye inat yapan minik keçi bir anda uysal bir kediye dönüştü:) Biraz birlikte yaptıktan sonra harika işler çıktı! Şimdi de evde kendi kendine bile her türlü boya alıp, hiç aklımıza gelmeyecek şeyleri bile boya yapıp ortaya gayet yaratıcı şeyler çıkartabiliyor!!! 

'

17 Mart 2012 Cumartesi

Oyun grubu ve oyun ile gelen mutluluk

Irmak tam iki yaşına gelmeden Iraz Toros'un 2 yaş sendromu seminerine gitmiştim. Sanal yol ile tanıştığımız Iraz ile de yüzyüze tanışmış olduk ve sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibi hissettim :)
Yaklaşımını ve düşüncelerini beğendiğim Iraz'ın oyun gruplarına Irmak ile birlikte gitme düşüncemi de kendi kendime onayladım. İyi ki gitmişiz diyorum şimdi...
Önce Irmak'tan çok benim işime yaradı aslında, yapmadığımız bir sürü aklıma gelmeyen oyun öğrendik.
Şarkılarımıza şarkılar eklendi.
Evde oyunlarımıza, yeni ve yaratıcı oyunlar kattık..
En önemlisi zaten oyuncak ile oynamayan Irmak'a  hep mutfak, çiçek bakımı ve sokak aktivitesi çıkaran bana kolaylık oldu:)
Hamur ile oynamayı ne kadar çok sevdiğini keşfettik..
Bazı bildiğimiz ama unuttuğumuz şeyleri her hafta usanmadan hatırlattı Iraz bize..
Sadece oyun grubu moderatöründen ziyade çocuklarımıza nasıl davranacağımız konusunda hep yönlendirdi...
Havanda birşeyler dövmenin bile bir oyun olduğunu öğretti!
Birçok farkına varmadan yaptığımız ve Irmak'ı hep kattığım günlük yaşamımızdaki işlerin çocuk için hep bir deneyim olduğunu ve doğru yolda olduğumu görmek de içimi rahatlattı.

Irmak ilk başladığında hep gözlemciydi, pek katılmadı. Ama hiç üstüne gitmedi Iraz, sabırsız anne olarak  üzüldüğümü fark edince de küçük tüyolar ile rahatlattı.
Evde yüzlerce kez orda söylediğimiz şarkıları tekrarlattı, unuttuğum yerleri bana hatırlatınca; şaşırdım:) Resim yapmak istedi, hamur istedi, hamuru yapmak istedi, sabun rendelemek istedi...
Bir bir arkadaşlarının isimlerini söylemeye başladı...
Artık cuma akşamı gelince Iraz'a gideceğiz diyordu:)
Hatta Pazar sabahları da gitmek isteyip, sürekli "Iraz nerde, Berra nerde, Arda nerde, Yağmur nerde" diye soruyor, eve gelince gelemeyen arkadaşlarını babasına söylüyordu..
Bize de hem keyifle hem şaşkınlıkla iki yaş ile gelen büyüme, oyun grubu ile gelen gelişme sürecini izlemek düşüyordu...
Bu hafta da Irmak 3 gün gitmeye başladı ve onun büyümesini farketmek tarif edilmez bir duygu...
Iraz'a öğrettikleri, yönlendirmeleri ve harika anneler ve kuzucukları ile tanışmaya vesile olduğu için teşekkür ediyorum!!
Irmak ilk oyun grubuna başladığında...

15 Mart 2012 Perşembe

Bisiklete kavuşma anı:)

Irmak son günlerde balkonda duran bisikletinin yanına gitmeye başlayınca bu kavuşma anı geldi aklıma.  
Önce dedesinin bisikletine binmeye başladı, "ben de ben de" diyerek.. Sonra babası kıyamayıp hemen gidip bir bisiklet aldı, hem de bayram hediyesi oldu ona.. Hepimize de sürpriz oldu, en az Irmak kadar biz de sevindik..Sanki artık büyümesinin çocuk olmasının simgesiymiş gibi.. 
Sonra epey bir de eğlendi bisikletiyle:) Hele de kornasından "Alibaba'nın çifliği" çalınca daha da sevdi :) 
Her çocuğun zevk aldığı bir araç bisiklet... Eskiden karne hediyeleri olurdu...Şimdi ise hemen hemen her çocuğun olmazsa olmazı... Bunların ve hayatındaki her şeyin kıymetini bilmesini diliyorum.
Geçtiğimiz yaz, bir buçuk yaşını geçmişti ve yazlıkta daha çok eğlenir,zevk alır diye düşünmüştük. Ama bu yıla bakınca aslında daha küçükmüş eğlenebilmesi için :) 
Kim bilir bu yaz neler olacak, tahmin bile edemiyorum!





14 Mart 2012 Çarşamba

Bahar, yaz nerdesin...

İstanbul'da bu yıl ne kadar çok kış oldu.. Eylül Ekim'den beri hep havanın rengi gri:(
Bu kadar çok kar ve yağmur yağmasına ne kadar çok sevinsek de aslında kuraklığın belirtisiymiş... Kuzey'de eriyen buzulların eriyerek buralara kadar gelmesiyle oluşan bir doğa olayıymış yine.. 
Neyse ki halen bunca gri havanın arasında hayatıma renk katarak cıvıl cıvıl açan çiçeklerim var...
Geçen yıl yılbaşında babam beyaz, eşim pembe orkide almıştı. Bu sene tam yılbaşı günü açtılar yine ve halen de evimize renk veriyorlar... Ama bu yıl yeni yıl çiçeği dedesinden Irmak'a geldi :) 
Tabi diğer çiçeklerimi ve yıl boyunca balkonumu çiçeksiz bırakmayan mandalina ve sardunyalarımı da unutmamak gerek...